19 Mayıs 2008 Pazartesi

hay huy

çok çok hızlı yürümek neye dalalettir, koşar mı, kaçar mı? yemeği hızlı yemek? açlıktan mı kaçar, doymaya mı koşar? uyumak uyanmak için bir ara safha mıdır?

biliyorum: ancak kendimi bir işte kaybetmek, bana beni buldurur. yoksa yaralı bir aslanım;
ay tam,
ben değilim.

18 Mayıs 2008 Pazar

diyafram

uzun günlerin gülümsemekten yanakları ağrıyor. kahkahadan karnını tutuyor, bense bunun acı verici birşey zannediyorum bazen. baharın verdiği hep kasık ve yanak ağrısına benzer bu yüzden... karıştırmamalı: mutlu birşey bu.

14 Mayıs 2008 Çarşamba

...ya gazi

Şebnem'ciğim,>> Bölüme haber verirsen sevinirim. Ben haberlerde çıkan Aktütün karakolunda> görevdeydim. Baskında sağ kolumdan vuruldum. Ayrıca bütün eşyalarım yandı.> Bu sebepten telefonuma da ulaşılamıyor. Bugün İstanbul'a geldim. Tedavi için> yarın Ankara'ya GATA'ya gidiyorum. Kolum dışında bir problem yok. İyiyim.> Herkese selamlar.>> Sinan

parantez içindeki hayatın dışındakiler...

13 Mayıs 2008 Salı

tablet tabldot

naylon ikea vazosu ve tv

iyi ki yanımda götürmüşüm naylon ikea vazosunu stv'nin stüdyosuna, tasarım, soyutlama, malzeme bilgisi falandı filandı hepsini üzerinden anlattığımız bir sembol oluverdi. yassı bir naylon torba, koparıyorsun etiketinden, içine su dolduruyorsun, ayakta duruyor, içine çiçek konuyor, bütün hikaye bu. tasarım "çizmek", "görsellik" vb.nin ötesine geçer kardeşim, demiş gibi olduk, iyi oldu. malzemeyi bileceksin, vizyonun olacak, görgün olacak... (heyt be)

lafımızı kraliçe elizabeth'le kestiler, ben de paye çıkardım bundan kendime naçiz naçiz.

tv

galiba gerçekten tv ye çıkıcam birkaç saat sonra, bütün gün sadece ne giysem ne küpe taksam diye düşündüm, endüstriyel tasarım neydi pek hatırlamasam da..

12 Mayıs 2008 Pazartesi

17

17 sayısı takılmıştı ki aklıma neden bilmem, schimmel'in kitabında "fetih sayısı" diye çıktı, bütün gün kahve dünyasında fatih sultan mehmed'i konuştuktan sonra. 17 sayısı kişi gibi kafamda nicedir, şeb-i arus'dan da tad almış bir sayı diye belki. sultan mehmed'in annesinden bana verildi diye adım, bir fatih doğurmayı bilmem ama siyah bir sancağın altında dimdik kendimden kendime sefere gitmek, fethetmek fethedilmek isterim. şeksiz şüphesiz, kayıtsız şartsız bu yolu benimle paylaşanlarla tabii.

8 Mayıs 2008 Perşembe

...taht misali bu musalla taşında...

meğer 35 yaş şiirindenmiş, benimkine ramak kala. abantta bir çayırlığın ortasında gördük onu. dekor değildi, cami avlusunda da değil. topraktan yapılmışları yerine ulaştırıyor.

ondüle gerçek