30 Ağustos 2015 Pazar

değilleme

uzlet, tefekkür, kendini karantinaya almak değildir.

bize verilen güzellikler üzerine titreyip başkalarından sakınmak için değildir.

öğretmen önünde eğilirken vakit kaybedilen bir ziyaretgâh değildir, tam tersi bir merdivenin yanındaki trabzan gibi çıkmanı kolay eyler. eğilip düşünürken, düşersin. çünkü merdiven üzerinde durulası değildir.

28 Ağustos 2015 Cuma

sirk

bir sabah kalktığımda şunu hissettim ya da farkettim: ruhum vücuduma sadık bir bekçi, her uyanışta nöbetteki asker gibi orda. nefis de onun sadık köpeği ama sırf menfaatten orda.. uyandığında hangisi başını uzatırsa onun yönetimine geçiyorsun. sol tarafından kalkmak bu demek sanki. 

Yaşamak bunları düzenlemede bir disiplin işi, hele âni ataklarda da köpeği kendine ve etrafına saldırtmazsan vücut sirkinle turneye çıkabilirsin artık. 

26 Ağustos 2015 Çarşamba

nkra

ilk defa nostalji hissi yaşamadan ankara'dan dönüyorum. birşeyi bulanık görmekle çok uzaklaşıp hiç görmemek arasındaki fark gibi bu. en azından bulanıklığın verdiği boşlukları tamamlama vehminden uzak ama şiirsel bir ruh halinden de eşit derecede uzak..

25 Ağustos 2015 Salı

24 Ağustos 2015 Pazartesi

hatipoğlu

sakin mücadelecilerden.. hicaz inip rast çıkartırdı solfejlerde.. rast gitsin, hicaza çıksın inşallah..

20 Ağustos 2015 Perşembe

çakma

sirkecide klima altı molası. dijital dünyanın alt kültüründe floresanlar ve esnaflık: doğubank. dijital kesinliğe en uymayan vesvese: ya çakmaysa?

Spontan

mobilim... yola çıktım, avrupa'da bir kente iş için gelmişim bu da boş günümmüş de biraz şehri keşfedeyim demişim gibi, sabahtan çıktım evden.. Bir sonraki adımı düşünmeden... Şu an eminönü vapurundayım.. 

19 Ağustos 2015 Çarşamba

marie heurtin

kör sağır dilsiz olana dil öğretene helal olsun. filmin sonundaki o uzun işaret dili serenadı beni sözsüz dilsiz ağlattı.

isimsiz

en sonunda cennetteyim. itirazlarıma, direnmelerime rağmen. insanı bitiren bir şey bu. karşılığında ne yapılır bilmiyorum. bu karşılıksızlığa nasıl cevap verilir?

şükür güzel olana, hamd hem güzel hem kötü görünene imiş. hamd fırsatı bile olmadan cennetteyim.

...

bir çocuk kontrolünü kaybetmiş, kontrole ihtiyaç duyan bir gücün, motorsikletin üstünde, yürüyüş yapan tertemiz bir insana çarptı. üzerinden kanlar değil sidik aktı. kafasını çarpmıştı. kafan nasıl deyince "kafam iyi" dedi. birisine çarptığını bile bilmiyordu. ambulansı polis zannedip kaçtı.

başka bir motorsikletli yolun ortasında bir adamı çarpa çarpa dövdü. buz getirdiler adama, yaklaşamadım bile.

çaresizlik başımı döndürdü, ben de yere düştüm.

bunlar bilgisayarımdan konfor içinde seyrettiğim filmlerden değil. mücadele etmek gereken bir şey.

ben şiddeti estetize etmek istemiyorum. ben hocamın dizinde mücadele etmeliyim.

yaşadığı yere zarar verenler vatan sevgisini bilmiyor, vatan geldiğim yerdir, içimdir. oranın taşlarını kopardılar, duvarlarına espri gibi görünen hakaretler yazdılar. bir "özgürlük" kalkanı altında sadece bencillik var. insan kendi içine idrarını yapmaz. çok zor... çok ters,,,

hepsi Senden.. bu senin sonsuz affın gibi büyütüyor seni. vücuduma çarpıyor bu olanlar, sarsılıyorum ama yere devrilmemeliyim. senin affından ödünç alıp ben de affetmeliyim.

firavunun kafasının içinde, onu delirten, kafasını taşlara vurduran minik sinek vesveselerinden çıkmalıyım. yoksa kafam patlar, içim kanar... hepsi dışarıda oluyor gibi görünse de hepsi içimde oldu. hepsi zaten içimde olanları pırıl pırıl yüksek çözünürlüklü bir ekrandan kendi gözüme gösterdi.

...

neyin resmini yapayım, zaten içim dışımda, seyrediyorum.
neyin şarkısını söyleyeyim, her yer ses.

senin güzelliğini de resmetme zamanı geçti, olanı göreyim yeter ki.

ama heyhat, eğer titriyorsa yer gök, bu titreşimi doğru tonlara çekmeli. enstrümanı akord etmeli.