18 Şubat 2010 Perşembe
17 Şubat 2010 Çarşamba
10 Şubat 2010 Çarşamba
tren rayı
perdelerin etekleri kısa, ağaçların domurtusunu duyuyorum sabahları. kulağımı yere koydum, uğulduyor, geliyorlar.
9 Şubat 2010 Salı
gastronomi
8 Şubat 2010 Pazartesi
sefer ayı2
siz ordasınız ama ben burda değilim onu o kadar iyi biliyorum ki, o yüzden müziğin atından inmedim günlerdir. stereodur atın sırtı, seni dengeler. hızlanınca daha bir dengelidir. size doğru gideriz. siz öyle bir bütün sizsinizdir ki "sen" diyesim gelir de dilim yanar. evin içinde hayaletler dolaşır, içimdekilere karışır. sonra siz öyle bir nazar edersiniz ki, yani sen, hayaletler duman olur, uçup gitmez de yere yapışır secde eder gibi toprağa siner. siz öyle bir dışarı bakarsınız ki pencereden beni de alıp fırlatırsınız her türlü evden gözünüzün üstünde. bendeniz böyle üşürüm, böyle serinlerim ya da. ben burda değilim o kadar iyi biliyorum ki. siz orda mısınız, sizinle orda mıyım, merak ederim. kozamı dışarı doğru örerim, kozamın dışında kalırım, size doğru, size doğrulmuş.
bahar gelir.
bahar gelir.
sefer ayı
bu blogun ismine sığınıyorum.
zihnimin bana yaptıklarını bir karınca sürüsünün talanı gibi izliyorum.
korkuyorum, saklandığım yerden çıkamıyorum.
büyüklerin manevi sırları döktükleri o kuyunun içine kabahatlerimi nasıl kusarım.
edep ederim.
elbet talan ederler de dururlar, kaç tane buğday ambarı var ki içimde...
kışın sonu bahardır.
zihnimin bana yaptıklarını bir karınca sürüsünün talanı gibi izliyorum.
korkuyorum, saklandığım yerden çıkamıyorum.
büyüklerin manevi sırları döktükleri o kuyunun içine kabahatlerimi nasıl kusarım.
edep ederim.
elbet talan ederler de dururlar, kaç tane buğday ambarı var ki içimde...
kışın sonu bahardır.
5 Şubat 2010 Cuma
ışın
bir hastalık bulandırır, geniz tıkar hafızayı. mekân da kaymıştır çoktan. parantez içinde bir aşklar kümesiyle oyalanırken, herşey birbirini hatırlatırken, zaman durur. sonra çok sıkıcı bir filmdeki çöl, seni oraya götürür. niye burdayım dersin. niye burdayım ben şimdi.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)