28 Haziran 2009 Pazar

17 Haziran 2009 Çarşamba

hundi

emir sultan'ın karısının adıymış "hundi"... mu bu ismi bana taktığında hoşlanmamıştım. bursa'da hüma sultanla birlikte takma ama belki de gerçek adım oldu, karşıladı beni. ismim bir yerlerden titredi. ben kendime yabancı, fantastik bir filmi izler gibi seyrettim kendimi. muradiye'de ilk ziyaretimiz hüma sultana iken hocam bilmiyordu, ya da bilmez gibi davranıyordu ve dedi ki: "fatih'in annesinin adı olsun senin çocuğunun adı"... ama "hüma" dedim, kimin adını sayıkladım bilmeden...

11 Haziran 2009 Perşembe

ahali

iki misafir evin kapasitesini tamamladılar. eve gelirken evde birinin beni beklediğini bilmek, yarım kilo domates ve tost ekmeği aldığını ve ders çalıştığını görmek çok hoş bir rahatlık. akşam üstünü balkonda çay ve kısırla karşılamak ve gökyüzünü beraber karartmak çok eski ve ailevi bir his. paylaşılanın hakiki bilginin kokusunu içermesi de coşturucu bir lüks.

8 Haziran 2009 Pazartesi

şu

şu zavallı varlığım kendisine tanınan mühleti hiçe sayarak şüphe dalgalarında salınma lüksünü nerden buluyor? deniz olmasa dalga olur muydu?