24 Ocak 2010 Pazar

divan

ey sevgili, öyle güzel yansıdın ki yine suyla çamura, her yerimde yaralar çıktı, içim üşüdü de yine de seni seyrettim kıpırdamadan, senin kıpırdamanı senin kırpmanı gözlerini göreyim diye sustum. salkım söğütün uçları sadece yansımaz da suya değer, değerken de tatlı bir ses çıkarır diye dinledim.

22 Ocak 2010 Cuma

kulak misafiri

o çok eski, dinlene dinlene eskimiş adi kasetteki uzak çok uzaklardan gelen yakın parçayı brenna'dan yeniden duymak çok güzel oldu. zaman yok oldu, mekân zaten nicedir yok. sürgünün içinden eski pırıl pırıl bir ses: "getme getme gel"... uzaklar yakın oldu, yakı oldu yaktı. geldiğim yerin sembolüdür orta asya.

20 Ocak 2010 Çarşamba

multi tasking

insanın bütün alemleri içinde barındırmasının anlamı bir taraftan pimapen fiyatları çıkarttırıp, duvarları delip dübeller takmak, bir taraftan da yardımcı doçentlik başvuru dosyasını hazırlayabilmek değildir değil mi?

16 Ocak 2010 Cumartesi

ront

yeni küçük piyesim selamiçeşme yöresinde oynanıyor. hisseden kuklalar olarak üzerimize tutulan ışığın göz kamaşmasında birbirimize sokuluyoruz. ısınmak ve yansımak için.