15 Ekim 2008 Çarşamba

taş

taşı öperken taş yüzüme çarptı. elbisem kırmızıydı ve kan günün temasıydı. yere kapaklanırken şamdaki kesik başı düşündüm ve o günden beri nasıl oluk oluk kanadığını. kan ve gözyaşının ne kadar benzediğini.

dönüşte, yol üstünde şeytanın henüz bu sezon taşlanmadığı yerdeki akşam yemeği, kesinlikle gerçek değildi. uçan halılardan yapılmış define sandıkları havada yüzüyordu. ve akşamın çöken griliğinde pembe pamuk şekerleri parlıyordu. yüzümüz gibi.