2 Kasım 2008 Pazar

kibrit suyu

artık feneryolundaki kırmızılı evde ikamet ediyorum. kutsal taşla birlikte kanadıktan sonra, önce uzun bir hastalık dönemi geçirdim bağlarbaşındaki eve sığınıp tek bir çöp bile oynatmadan. sonra cesareti toplayıp, elimde kılıçla eski evi kesip biçip yeni evdeki yeni düzene oturtma ile uğraştım. geçen cuma tırnağımı gereksizce parmaktan koparıyorlar gibi hissedip ağladım. ama ameliyat bitince sakinleştim. eski ev boş boş oluverince, kilimlerim, tost makinam ve bilgisayarım yeni yerlerini bulunca nefes aldılar ve ben de alıverdim. "dünyada mekân, ahirette iman" dedikleri şey bu olsa gerek. zaman ve mekân her yerde kurgulanıverir, insan beyni, zihni vızır vızır yeni hesapçıklar yapıverir her yer ve her hal kârda, ne olacak.

sabunluktan pantolon askısına, mutfak dolabının tek gonca gül desenli kulplarını beklemekten rafları boyuma göre alçalttırmaya bir dünya detayda kendimi kaybettim. 15 ytlye aldığım şarjlı tornavidamla orayı burayı, ikea detaylarını sıkıştırdım. şimdi ise, yepyeni bir projeye yepyeni masamda başlayınca, keyiflendim. kapağı bombeli yeni arçelik buzdolabımdan bir elma kapıp yedim. korsan internete de veda ettim mi bu hafta, bir de şu tuvaletten gelen sarhoş sineklerin köküne kibrit suyu...

Hiç yorum yok: