21 Ağustos 2007 Salı

cumartesi yolcuyum chicago'ya. bir meçhule gitmek ne tuhaf his, gözünün önüne hiçbirşeyin gelmemesi. insanlar ölürken de mi boyle hissederler acaba. eşyalarımı elerken hayatımı gözden geçiriyorum. nelersiz yapamam diye. oysa eski türk filmlerinde sevgililerine minicik el çantaları ve minicik etekleriyle kaçan kabarık saçlı kadınlar gibi olsaydım ne kolay olurdu. ama hayat kümülatif bir eşya yığılmasıyla, o eşya yığınının içinden arada bir kafanı uzatıp yaşamaya çalışmakla geçiyor. ellerimiz eşyaya dokunuyor, çekiyor, sürüklüyor, atılıyor, yenilerine gidiyor. kendi vücudumuz eşyasına dışarıdan eşyaları takmakla iliştirmekle, sürmekle, taşıtmakla oyalanıyoruz, yuvarlanıyoruz. bir siyah büyük eşya kütlesine sığacağım ve yola düzüleceğim.

Hiç yorum yok: