7 Ekim 2007 Pazar

tv

bir kadıncağız ağlıyor, dudakları titriyor. güzel güzel makyaj yapmış. neler olup bittiğini anlamam zaman alıyor. sonra yeşile kaçan flaşlı kötü bir fotoğraf görüyoruz; sivilceliymiş bir zamanlar. meğer o günlerini hatırlamış da içlenmiş. o mucizevi ilaç olmasa imiş kendine güveni, güzelliğini farketmesi nasıl mümkün olacakmış. neden sonra göz yaşlarını siliyor, karşısındaki öbür çok makyajlı ve fönlü saçlı kadının empati dolu yüzüne bakıp gülümsüyor. hayatı kurtulmuş, aydınlık bir yüz ile. kanal değiştiriyorum: ekran büyüklüğünde parlayan iri bir kalp üstü tıklım tıkış pırlanta dolu bir kolye görüyorum. "amazing" "cute" gibi nidalar geliyor. minik bir çiçek üstü yine pırıl pırıl pırlanta. kanal değiştiriyorum: bir kaşar sünüyor, dumanlar çıkıyor, birileri birşeyleri ısırıyor, mest oluyor. zevk, acı ve sevinç; hepsi burada. insanlar zıplıyor, insanlar bir takım ambalajları yırtıyor, birşeyleri sürüyor, birşeyler sıkıyor. ama sokakta yarım metre yakınından geçse biri; "excuse me" diyerek geçiyor. yok ne demek, buyrun.

genç bir çocuk gördüydüm geçen haftalarda, iri dükkanlar arası büyük ve sonsuz bir otoparkta; bembeyaz yüzlü, silik, ince. üstüne kartondan bir levha takmış: "free hug" yazıyordu. allak bullak olmuştum, ama şimdi biraz daha anlıyorum. birbirimize dokunup anlayıp, birbirimizi sevemiyorsak geriye çok az seçenek kalıyor: kendimiz ve kendimizi kendimizleştiren nesneler, kremler, gazozlar, şekerler, içecekler, giyecekler...

1 yorum:

Jilfeym dedi ki...

free hug m�yaln�zl�k k�t� ya, yaz�k..
bizde de bol-hug var.
istemedi�in kadar.