22 Kasım 2007 Perşembe

şükran günü

dün gece eminelerde kaldım, adı gibi bana annelik yapan yeni arkadaşım ve ailesinin evinde. evdeki o hamur kediye arkadaşlık etsin diye bi tane bıcır yavru kız kedi almışlar fakat ilk intibaları birbirlerine karşı pek hoş olmamış olsa gerek ki, minik kediyle birlikte kapalı birşekilde aynı odada geçirdim geceyi. kâh üstüme çıkıp gırlamalı, kâh aşağıdan miyavlamalı, kâh kıtır kıtır mama yemeli, kah tıkır tukur kum kazımalı... çok güzeldi. saçımı boyadık biraz fazla sararttık ama olsun. zaten beni burda polonyalı zannediyorlar, zira çok yoğun bir polonyalı nüfusu var burda. ilk kar yağdı sabah ve tatlı bir tatil havası içinde süper bir kahvaltı ettik.
sonra eve (odaya) geldim ve hazırlanıp viktorlara sükran günü yemeğine gittim. tasarım komunitesini göreceğimi sanırken, tamamen başka tellerden çalan iranlı, hollandalı, brezilyalı filan bir grup insanla ve çok leziz yemeklerle ilk thanksgivingimi idrak ettim. sofraya oturduğumuzda enteresan bir ritüelin içinde kaldığımı farkettim. önce garip karışımlı bir içeceği hep birlikte kaldırmadan, ev sahibesi sylvia bizi bir dakika saygı sessizliğine davet etti. on kasımlardan beri böyle birşey yaşamamıştım, hem de sofra başında ve hamasi duygular olmaksızın... tabii böylece daha bir serbest düşünme ve hissetme anı yakalamış oluyorsun... sonra herkes neye "thankful" olduğuyla ilgili birer ufak konuşma yaptı. ben de victor'a teşekkür ettim ve i am from "turkey" diyerek espri yapıp bu anı geçiştirdim. huzurlu ve eğlenceliydi. victor amcamızın ne de geyik ve komik olduğunu da böylece idrak ettim. konular genel olarak şu şekilde özetlenebilir: spor nedir?/globalleşme ve spor (çinli amerikan futbolcusu olur mu?)/a capella müzik ve swingle singers/amerikan futbolu ve baseball nasıl oynanır/türkiye ve brezilya'da futbol niye bu kadar seviliyor, niye amerikalılar sevmiyor: a cultural analysis/avatarlar ve second life isimli tüketim oyunu/ben niye bir evde değil de odada kalıyorum... sonra beni otele iki çocuklu iranlı-hollandalı bir çift bıraktı, laf olsun diye ev sahipleri ile nerden tanışıyorsunuz diye sorduğumda, önce biraz sessiz kaldılar, sonra "subud" diye bir dinlerüstü mistik komünitenin üyeleri olduklarını açıkladılar. telefon ve e-maillerimizi verdik, odaya çıktım, networkingden yorgun düşmüş bir halde bilgisayarı açtım.

2 yorum:

mo dedi ki...

ben bi kaç gün gelemedim derse, hemen ne yeni konulara geçilmiş :)okudum da yetiştim. bir sürü insan ve konu. artık buraya gelince bi memlekette orada olacak.

bu arada m.e.m.e. ismine koptum :))

hicbirsey dedi ki...

dersi derste öğreneceksin.