19 Ekim 2015 Pazartesi

spotless

eternal sunshine of the spotless mind filminde adam kendi bilinçaltında gezinirken çocukluğuna kaçar. annesinin ilgisizliğinden yakınır, dondurma ister, komşu kızın bacaklarına bakar. bu arada sevgilisini de oraya götürmeye, başka hatıraların içine çekmeye çalışır. sevgilisi bir macera keyfi alır bu gezintiden ama kendisi paniktedir.

bir tetikle bir an içinde aynı buna benzer bir gezintiyi yapabiliyor olduğunu görmek ürkütücü. bir kelimeyle içindeki tutturmayı duymak, başka bir tanesi ile hisleri tutan bir mekanizmanın bozuluverdiğini hissetmek.

bu kadar fantastik bir filmin bu kadar gerçeği ifade etmesi de kurgu ile ilgili işlerin keyfi.

kendi hamlığımdan bu kadar besleniyorum da olgun olanla halvetten niye bu kadar bîhaberim: bu da başka bir enteresan kurgunun başlangıcı olurdu.

herşeyin boş olmasında müthiş bir halay çekme özgürlüğü var. kısıtlamalar sadece kendimizden kendimize.

hatıralar hafızanın birimleri. minik gemiler gibi suya salıvermeli. sonsuz bir şimdiyle zevklenmek istiyorsak...

Hiç yorum yok: