28 Kasım 2007 Çarşamba

borders

onlara özenip, nasılmış bakalım kitapçı kafesinde kahve eşliğinde kitap okumak diye, alıp elime umberto eco'nun yeni kitabını, havalı havalı deri koltuğa oturdum. havam bozulmasın diye de etrafımda kim var diye de bakmadım mümkün mertebe. etraftaki sesleri kısıp beynimin içinde, "dışarıda enteresan birşey yok" düsturunu da benimseyerek kelimeler ve resimlerle kah boğuşup, kah birlikte yürürken... yanımdan korkunç bir hırıltı ve bağırtı geldi. o zaman yerimden sıçradım ve elindeki ciltli chicago resimleri kitabını yere fırlatmış ve benimkinin aynısından deri koltukta çırpınan adamı gördüm. bütün kafe ayağa kalktık, adam ağzından tükürükler saçarak hırıldıyordu. birileri epilepsi dedi. birisi yanıma gelip benim karım da epileptik dedi, "isn't it scary?". herkes ayakta adamı seyrederken, sadece o kaşlarını almış diye beğenmediğim at kuyruklu adam (o dikkatimi çekmiş bakmıştım geldiğimde), adamın omzunu tutuyor ve "birşeyler" yapıyordu. adamın ağzından çıkan tükrükleri de aynı at kuyruklu adam sildi peçeteyle. birisi 911'i aradı. herkes ayakta duruyordu. 5 dakika sonra ambulans geldi. 911 görevlileri sedyeyle içeri girdiklerinde adam elindeki kahve kartonlarına bakıyordu (dişlerinin arasına koysun diye onu da biri eline tutuşturduydu).

ayakta bir süre kaldım, oturduğumda, kafenin kasketli kızlarından biri kafedeki herkese bir kart dağıtıp birşeyler söylüyordu, meğer adamcağıza yardım ettik diye jest yaparlarmış. bedava içecek... sonra o adamı, yalnızlığını, kirli tırnak ve keçeleşmiş saçlarını, bizim nasıl da yardım edemeyip kalışımızı, sarsaklığımızı, kendi rutinimize dönüverişimizi, bedava içecek kartlarımızı cebe indirişimizi düşündüm, ordan ayrılırken öbür deri koltukta sudoku çözen çocuk bana "take care" dedi.

2 yorum:

mtbagli dedi ki...

tam da bugün derste prosocial davranışı anlattım. kitty genovese hadisesini...

bu bedava içecek meselesi tuhafıma gitti. yani, kart olarak bedava içecek... alırsın bir tepsi; koyarsın üstüne kahveleri, dolaştırır ikram edersin... insanlar da yatışırlar. (istemeyenler, "no, thank you" diyebilirler).

hicbirsey dedi ki...

işte aynı pasiflik o tavırda da var, vicdan kahvesi, sadece laf olarak.. marketing strategy olarak... kitty kim, cenovalı kedi mi.