10 Şubat 2008 Pazar

north carolina revival

bir hafta daha geçi/şti/rmek için nc'deyim yine. niyetim biraz daha az kaotik bir ortamda son çalışma günlerimi değerlendirmek/ti. yine zamanda yolculuk yaptım ve ağaçların arasından erken bir bahara geliverdim. bahar gelmeden ben geldim, sabahki hisleri yok edici kör ayazlı beyaz ve donuk chicago kışından sonra... içimin donukluğunu parça parça eriten sadece sıcak hava değil, binip indiğim iki uçakta da bizi zıplatan, arkadaki kadını ağlatıp, hepimizi çığlıklara boğan derin hava boşluğu da bir faktör. bir kere de depremde şehadet getirmiştim, biri de bu oldu. hepimizin topluca en dindar anlarıydı sanırım. tüylerim diken diken oldu, gökyüzünde sallandık.

içimin buzları tam erimemişti ki eve geldiğimde eve baktım, bir bebek uyuyor. 45 yaşında beyin kanaması geçiren bir kadıncağızın torunu. bizimkiler -allah razı olsun- seferber olmuş, yardım ediyorlar aileye. ana baba hastanın yanında, olaylardan habersiz bebek, göz teması kurup kurup herkesle, gülücük saçıyor, her türlü malzeme ile dişini kaşıyor. neye niyet neye kısmet; hayat organik... yarın biraz ben pışpışlıyacağım onu, anne sabah hastaneye gittikten sonra. kaos hayatın dengesi işte...

dün chicago'da ilk defa ve derinden "özleyeceğim yahu" hissini yaşadım. daha içindeyken kaybedeceğini farkettiğin ve bu vesile ile estetize edip fantazi perdelerinin arasından hissettiğin sesler, görüntüler, kafanın halleri... ("third floor, going down" diyen asansördeki kibar ve ağır kadın sesi, ordan burdan kafasını uzatan sears tower, ofiste bir beyaz kupanın içinde duran kızlar tuvaletinin kırmızı ve erkekler tuvaletinin mavi saplı anahtarlığı, kuşluk vakti burnunu panjurun arasından uzatan eğik güneş, metra istasyonunun boğuk uğultulu taş koridorlarında birbirine değmeden yürüyen üşümüş insanlar, nihai nokta michigan gölü, oak park, lake caddesinde önce subway'de kıytırık bir sandviç yiyip gündüz seansına giriverdiğim loş sinema, tjmax'de yaptığım ucuz ve uzun sondajlar...)

pazar tekrar dönüp üç günlük bir toplanma seansı sonra ver elini thy.

Hiç yorum yok: